vefat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vefat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Haziran 2022 Çarşamba

Sezen Aksu-BENİ UNUTMA/Şarkı Sözleri Öyküleri -8





 Sezen AksuOnno Tunç'la, Atilla Özdemiroğlu ile çalıştığı dönemde tanışmış. Aksu ve Tunç birlikte iş yapmaya başlamışlar ve kısa sürede aralarında bir aşk doğmuş.

Gerçek bir sapyoseksüel (yeteneğe ve zekaya ilgi duyan kişi) olduğunu her fırsatta dile getiren Sezen Aksu için o günden sonra Onno Tunç’tan ayrı geçen bir dakika bile çok anlamsız hale gelmiş çünkü Onno, hem yetenekli hem karizmatik hem cesur hem de tıpkı kendisi gibi dışa dönük ve sosyalmiş.Onno Tunç’un zekası, üretkenliği, karizması Sezen Aksu’yu derinden etkilemiş. İkili, Aysel Gürel ile birlikte 'Sen Ağlama' albümü için uzun saatler stüdyoda çalışmaya başlamışlar. Gün geçtikçe daha fazla yakınlaşan Aksu ve Tunç'un yeni bir aşka yelken açması çok uzun sürmemiş. Aysel Gürel, Sezen Aksu ve Onno Tunç'un birlikte ürettiği ilk albüm Sen Ağlama, 1984 yılında yayınlanmış veTürkiye çapında kıyamet kopmuş. Mükemmel ötesi  o çalışmayı eminim bugün hepimiz gayet iyi ve ezbere biliyoruz.

Her ne kadar aşk sözcükleri ve sevgi dolu halleriyle mutlu bir profil çizseler de, ikilinin yakınları tarafından anlatılanlara göre, Onno Tunç ve Sezen Aksu'nun şiddetli kavgalar yaşadıkları da oluyormuş.Bu kavgalar, kimi zaman Sezen Aksu'yu günümüzde hala severek dinlenen 'Git' şarkısını yazmaya itmiş.  Sezen Aksu, sevgilisi Onno Tunç ile kavga ettiği geceler soluğu Nükhet Duru'nun evinde alıyormuş ancak bu ayrılık yalnızca bir gece sürüyor, Aksu sabahın ilk ışıklarında Onno Tunç'un evine koşuyormuş.

Kavgalardan ve kalp ağrılarından yıpranan ikili, 1992 yılında ayrılmaya karar vermiş. Ancak sanatlarını icra edebilmek için birlikte çalışmaya devam etmişler,ikisi de başka insanlarla evlenip yuvalarını kurmuşlar.

14 Ocak 1996 yılında Sezen Aksu, acı haberle sarsılmış. Onno Tunç’un hobi olarak kullandığı uçağı düşmüş, Tunç hayat gözlerini yummuş.

                  


Minik Serçe ve Onno Tunç ikilisinin şarkısı olan “Beni Unutma” Aksu’nun cover’lanmasına izin vermediği tek şarkısı.

Sezen Aksu’nun “Git”, “Yarası Saklı”, “İki Gözüm” gibi şarkılarda Tunç için yazılmıştır.


Bir gün daha yaşandı ve bitti
Küçük sevinçleri ve küçük kederleriyle
Herhangi bir gündü çok önemli değildi
Seni düşündüğüm birkaç andan başka

Bilirim herkes payına düşeni yaşar Ve her yeni günde değişir hep birşeyler Sen de kendi payından bir hatıra seç ne olur O ben olayım beni unutma Beni unutma, unutma, beni unutma Bilirsin unutulmak dokunurya her insana Sen de kendi payından bir hatıra seç Ve o ben olayım unutma, beni unutma Beni unutma, unutma, beni unutma Bilirsin unutulmak dokunurya her insana Sen de kendi payından bir hatıra seç Ve o ben olayım unutma, beni unutma Bilir misin seni gerçekten sevdim Sevdiğim daha birçok şeyin arasında Bir tek seni seçtim hatıralar arasında Sebep diye bir küçük mutluluk Beni unutma, unutma, beni unutma Bilirsin unutulmak dokunurya her insana Sen de kendi payından bir hatıra seç Ve o ben olayım unutma, beni unutma Beni unutma, unutma, beni unutma Bilirsin unutulmak dokunurya her insana Sen de kendi payından bir hatıra seç Ve o ben olayım unutma, beni unutma Beni unutma, unutma, beni unutma Bilirsin unutulmak dokunurya her insana Sen de kendi payından bir hatıra seç Ve o ben olayım unutma, beni unutma
Beni unutma, unutma, beni unutma





22 Mart 2018 Perşembe

Tesadüf Yokmuş Hayatta


Mart işlerin en yoğun olduğu zamanlardan biri .
Tuttum aylar öncesinde uçak bileti aldım Trabzon'a gideceğim diye.
Normalde Cuma gidilir di mi?
Yok ben Perşembe akşamına bilet aldım.

Hayatta tesadüf yok  hanımlar beyler!
Hayatta plan yapan insanlar ve gülen kader var.
Hayatta, seçimlerimizin önceliklerimizin ve dualarımızın/dileklerimizin belirlediği akışlar var.


Ablam iki oğlunu tuttu Paris'e yolladı bir kaç günlüğüne. Dönüş, tesadüf bu ya benim Trabzon'a gideceğim tarihe denk geldi. Ablamın büyük oğlu Mert (uy o canımın ta içisi tatlı oğlum) ile aynı uçağa denk getirdik dönüşü, teyze - yeğen kakara kikiri  bir seyahat yapacağız.  Heyecandan ve keyiften ölüyorum. "Kaçacak yerin de yok sana pis pis +18'lik fıkralar anlatacam yol boyu" diyerek onu korkutuyorum filan.


Ben şu yoğunluğun içerisinde üstelik çocuklarımı almadan Trabzon'a gitmeye nasıl karar verdim diyerek Mert ile uçağa bindim. Tam pilot "cep telefonlarınızı kapatın " uyarısı yaptı...elime telefonu aldım bir mesaj geldi. "Babamı kaybettik.."

Amcam vefat etmiş...

Mert ile birbirimize şaşkın bakakaldık. O zamansız biletin sebebi buymuş demek.  Hüznümüz cebimizde,  ne yapacağımızı bilmez vaziyette yolculuğu tamamladık.

Trabzon havalimanına indiğimde her ne olursaolsun engellenemez bir sevinç ve coşku göğüs kafesimden içeri doldu. Çocukluğum, anılarım, özlemi beni yakıp kavuran deniz kokulu kentimin dağlarının serin rüzgarı ile kalakaldım alanın ortasında. Yaşamak, tüm güzelliği ile hücrelerime nüksetti. "Hoşbuldum" dedim yanağımı okşayan rüzgara . Her şey bildik-tanıdıktı. Aidiyet huzur verdi.

Amcam güzel insanmış. Yağmurlarla yolculadık onu. Yer gök yıkıldı yağmurun arındırıcılığından. Seveni çokmuş,onu gördük. Bir kötü laf duymadık ardından söylenenlerde, gurur duyduk. Gittiği yerde huzur ile var olsun.


Tesadüf yokmuş bu hayatta. Aylar öncesinden aldığım bilet, gönlümün direği babacığımın  acısına destek-yarasına merhem olayım diye mi Tanrı tarafından geldi yoksa rahmetli amcam aileyi son gününde yanında olsun diledi de mi ben o bileti aldım bilmeden sorgulamak lazım.


Tesadüf yokmuş hayatta. Tam kararlarımı verdim, "ben oldum artık oldum" derken Karadeniz'in, varoluşumun başlangıcının renklerinde ve kokusunda aslımı hatırlamak varmış nasipte.

İstanbul yağmur yağmur şimdi.  Seziyorum bir dönemin bitip bir dönemin başladığını , kötünün daha karanlık iyinin ise daha yaygın ve kanıtlanmış olduğu bir döneme girdiğimizi.

Tesadüf yok hayatta...güzel şeyler çıksın yolumuza.



13 Ağustos 2017 Pazar

O Şimdi Melek


Biz planlar yapıyoruz, kader gülümseyerek izliyor ve bildiğini yapıyor diye bir söz vardı.


O sözü andım durdum dün.

Annem tatilden direkt Trabzon'a gidecekti.
Ablam Dikili'ye gel diye tutturdu, annem gidecekken Nehir mazarat çıkardı gidemedi. Babamla Trabzon'a dönecekken  öyle oldu böyle oldu hiç yokken apar topar İstanbul'a döndü. 

Annem nereye gitse oradakiler sevinir. Çocuklarım, benim kırmızı kafa yeğenim ,ben ,eşim filan keyiflendik elbette. 

9'unda kırmızı kafanın doğumgünüydü. Sürpriz yaptık ona annem geldi.
10'unda dinlenip kendine gelmeye çalıştı.
11'inde teyzem vefat etti.


Bütün gece , ona nasıl söyleyeceğim diye kıvrandım durdum. Kalbi var diye korkumdan ben de kriz geçirmek üzereydim.

Gece tavan bana ben tavana baktık durduk.
Sonra güneş geri geldi söz verdiği gibi.
Sonra annemin telefonunu sessize alıp koyduğum çekmeceyi kontrol ettim;gece yarısı dememişler,kadının kalbi var dememişler..arayan arayana.
Sonra iyice bir karnını doyurdum;mükellef bir kahvaltı ettik.
Sonra bıraktım biraz dinlensin.
Hadi bu  beş dakika da benden olsun..hala bir ablası var zannettiği.

Sonra gidip dil altı hapını uzattım...bakakaldı.
-Kötü bir şey var?
Yosun yeşili gözler korku dolu,gölgelendi.
-Kötü olacak gibi.. 

Aldı hapını.

-Engin teyzem düşmüş başını kötü çarpmış. Hastanede ama iyi değilmiş durumu.

Neyseki ergenlikte yüksek lisansını yapmışım anneme yalan söylemenin. Yeteneğimden hiç bir şey kaybetmemişim. Gözünün içine baka baka,gayet sakin,gayet inandırıcı. Sanki asıl endişem teyzemmiş gibi.Oysa o dün akşam gitti..o şimdi melek.

Teyzem....

Üşüşen anıları bir el hareketi ile kovmaya çalıştım başımdan. Ablam,abim,babam yok yanımda. Bi başıma kalkmam lazım bu işin altından.

Telefonunu istedi annem. "Tamam " deyip sakince kalktım telefonu aramaya gittim. Verir miyim telefonu. Feyste inliyor ortalık annem öldü-babaannem öldü-anneannem en yakın dostum gitti'lerle. 

-Çocuklar şarjdan çıkartıp kendilerininkini takmışlar ,bulamadım şimdi uyandıklarında sorarız anne dedim.

Sonra yine sakin ,az onunla oturup az ev işi yaptım. Arada telefonumu kontrol ettim hani hastaneden haber var mı diye bakıyormuşum gibi. Ne ağladı ne bir şey dedi. Suskun oturdu öylece. E annemi tanıyan kimse için normal değil bu. O "çocuklar gibi sever,devler kadar acı çeker".

Sonra geldim ve elini tuttum; bu süreci uzatıp  endişe ile beklemenin karanlık kuyusunda yüreğini eskitecek değildim. "Onu kaybetmişiz" dedim.

Sonra gözlerine baktım.
Bahar usulca terk etti gözlerindeki yeşili.

Ölüm ne büyük çaresizlik Allah'ım. Ne gidene gücüm yetiyor ne kalana...ben aslında ne büyük ne kocaman bir hiçim Allah'ım.

Sonraki saatler teyzemin Bahçelievler'deki evine-camiiye-kabristana gidiş şeklindeki rutin üçleme ve ev ahalisinin derin hüznü ile harmanlanan çocukların "bitse de gitsek" aldırmazlığı-ölümün hüznünü anlamayışı ile geçti. 

Gözlerimi bir an bile ayırmadan anneme bakıyordum. 

Sakin. Suskun.Sessiz.
Normal değil.

Ne zaman ki defnettik , toprağa verdik...ağladı.
Bunun için mi gelmişim İstanbul'a..veda etmek miydi sebep dedi dedi ağladı
Ne zaman ki o ağladı,ben rahatladım.
İnsanın içi ne kadar geniş ki onca acıyı sığdırabilsin içine?

Rahmetli eniştemin üzerine defnedilirken teyzem, eski dostlardan biri "nişanda giydiği pembe elbiseyi kendi dikmişti..ne de güzeldi.Bak yine kavuştular" dedi.

İnsandan geriye kalan biraz kül biraz duman.


Sonra, hemen yanında anneannemin kabrini ziyaret ettik annem ve çok sevdiği iki yeğeni-çok çok sevdiğim iki kuzen abim ve yengemle.

Sonra eve geldik.

Sonra ben fark ettim ki ben hiç ağlamamışım.

Uyudum..ağlayamayacak kadar çok korkmuş ve yorulmuştum.

Bir çok söz var yaşam ve ölüm üzerine.

Hiç biri küçücük kalmış,boynunu bükmüş annemin ablasını ve anılarını toprağa verişi kadar anlatmıyor aslolanı.


Sevin,sevilin kalanı yalan.